17 Nisan 2010 Cumartesi

Kafsinkaf


Merhaba a dostlar, şu blog gördüğünüz gibi sadece hafta sonları birkaç güncellenebiliyor. bu da bendeniz yetkin arkadaşınızın haftasonları dışında bir sosyal yaşantıya vakıf olamaması hatta olma isteğinin bile uzunca bir zaman önce ortadan kaybolduğunu söyleyebilirim. bu sene baharım gelişinin coşkusunu bile yaşamadım. nisanın bugünü oldu bile. ömür bitiyor. biz hala hay dayı huydayız.çalışan insan ağlama klişelerine söz verip geçen hafta sermo biladerime hediye ettiğim kitabı bugün kahvaltıdan önce edindim. ksk çarşıya yakın olan d&r den aldım kitabı. kitap hemen kasanın önünde zippo çakmak standının yanında duruyordu. kıza dedim "nası satıyomu kitap?" kız dedi;"evet". "yiğit akın dedim kardeşim olur." insan böyle durumlarda bunu dile getirip haksız bir gurur yaşamak istiyor. ses tonumda adeta "senin hiç bi arkadaşın böyle bir kitap çıkardı mı a q?" edası vardı ki. kız hiç siklemeden kitabı torbaya otomatik bir el haraketiyle koydu ve elime tutuşturdu. sanırım duymamazlığa geldi. bende arkamı dönüp çıktım dükkandan. bu arada kitap bence pahalı.

evdeki cumartesi kahvaltısı ardından, camın önünde divanüzerinde boru vaziyeti alıp kitabı son sayfasından incelemeye başladım. ben dergileri sondan başlayarak okumayı seviyorum. çok küçük yaşlarımdan beri mizah dergisi takip ederim. fırt, gırgır dönemlerini bilirim hatta pederizmin ciltli "ustura" dergileriyle başladım denebilir. en arka iç kapakta amatör çizerlere yer verilir ve tadı başkadır. mevcut alışkanlık zamanla tüm basılı materyallere yansıdı. kitabı da tersten karıştırmaya başladım. reklamların ardından beni yazısı olan şahısların kısa biyografisi karşıladı. mizahi yaklaşımları harika. herbirininkini okurken ayrı eğlendim.

eleştiri yapmak bana düşmez. biz hislerimizi yazarız.

yiğit'in yazısı beni hiç şaşırtmayacak bir tarih dersi gibi olmuş. Gürbüz ve Yavuz Evlatlar isimli kitabını bitirememiştim. yazı allahtan çok uzun değil ve daha yöresel bilgiler içerdiği için olsa merakla okudum. beğendim. diğer yazıları okumadığım için derleme dahilinde kitabın birlik bütünlüğü içinde ne konumdadır bilemem. bu bahsettiğim konu önemlimidir hiç bilemem. en çok istanbulun kulüpleri birleşsin avrupayı hoplatsın görüşü kesinlikle katıldığım beni de yazı genelinde coşturan nokta oldu. helal olsun.

altuğ kardeşimin daha popülist tarzı ve konuşur gibi yazması bizim kafalara daha uygun tabii. karşıyakalı olmayan, karşıyakalılarla yeni tanışacak kişiler için öğretici bir bilgi kaynağıdır. altuğ nun yazısında 35½, 35,5 neyse olması gereken yerde kare işaretinin olmasna yuh diyorum ama kime? iletişim yayın evine herhalde. birde yazıda ne diaspora demişin be kardeşim. önce dedim bu diaspora ne? sonra benim anladığım gurbet demek herhalde. ama diyebilirim ki ben 3 aylık diaspora kotamı doldurdum. daha bi süre demem.

son olarak kitap içerisinde emeği geçen tüm abilerime, arkadaşlarıma böyle bir derlemeyi hazırlayıp zaman harcayan güzel kardeşim yiğit'e de teşekkür ederim.

Çok sevdiğim Algan Amcam'da ne gurur duymuştur kardeşim. Hayatta olsa kitap hakkında ne derdi bilemiyorum. kesin çok güzel olmuş falan değil kendi tarzında, yaramaz, komik, içten bir yorumu olurdu. Ne deri bilemiyorum çünkü Algan Amca'nın ne diyeceği önceden asla kestirilemezdi. O'nun kafası bir başka çalışır, hayata bir başka bakardı. Kendisini özlemle anarım.
saygılar

1 yorum: